Gayri Hukuki Bir Politika Aracı Olarak Uluslararası Terörizm

İnsanoğlunun var olduğu günden beri devam eden güvenlik kaygısı ve güvende hissetme ihtiyacı, insanların bu sebep münasebetiyle farklı olaylar, durumlar, hareketler içerisinde bulunmalarına neden olmuştur. İnsanların ve sonrasında toplumların güvenlik kaygıları, zaman geçtikçe özgürlük kavramının ve anlayışının da sorgulanarak, bu iki kavramın birbirleriyle sıkı bir ilişki içerisine girmelerini sağlamıştır.“Toplum Sözleşmecileri”nden Thomas Hobbes’e göre devlet, ona tabi olan insanların güvenliklerinin sağlanması için, insanların belli özgürlüklerinden tavizler vererek bir toplum sözleşmesi ile ortaya çıkardıkları yapıdır. Yani burada devletin temel görevi, vatandaşlarının güvenliğini garanti altına almaktır. Yaşadığımız çağda bu garantiyi tehdit eden birçok etken mevcut olsa da insanların ve devletlerin en önemli güvenlik kaygılarından birini terör eylemleri oluşturmaktadır. Terör eylemleri, birçok farklı mecrada gerçekleştirilebilir niteliği haiz olması nedeniyle de oldukça geniş bir muhtevaya sahiptir. Bu kapsam içerisinde yer alan “Uluslararası Terörizm” kavramının, kavramsal açıdan net olarak üzerinde uzlaşı sağlanan bir tanımı mevcut olmasa da; saygın bir çok akademisyenin görüşlerinde “Global/Küresel Terörizm” kavramıyla aynı anlamı karşılayacak şekilde kullanıldığı görülmektedir. Ancak “Global/Küresel Terörizm” kavramı ile “Uluslararası Terörizm” kavramı arasında bizce çok önemli farklar mevcuttur. Bu farklılıkların temelinin dayandığı nokta ise; dünya üzerinde birçok devleti yahut devletler sistemini terör eylemleri ile tehdit eden ve bu devletler için güvenlik sorunu oluşturan, yani küresel çapta bir tehdit unsuru olan terörizm, “Global/Küresel Terörizm”i oluştururken; güç azamileştirmesi uygulayarak diğer devletlerin içerisinde güvenlik ve güven sorunları ortaya çıkarmak isteyen devletlerin, söz konusu devlet içerisindeki terör unsurlarına destek vererek besledikleri yahut ortaya çıkardıkları terörizm ise, “Uluslararası Terörizm” kavramının muhtevasını oluşturmaktadır. Yani Uluslararası Terörizm, bir anlamda devletler arasındaki ilişkilerde, bir devletin diğer devlet yahut devletler aleyhine kullanmayı tercih ettiği gayri hukuki bir araç niteliğine denk gelmektedir.

BM Anlaşmasının 2. maddesinin 4. fıkrası ile, bir devletin bir devlete karşı kuvvet kullanmasının yasaklanması durumuna gayri hukuki bir alternatif oluşturacak şekilde; bazı devletler bir başka devlet içerisinde siyasi amaçlarını gerçekleştirmenin bir yolu olarak terör örgütlerini o devlete karşı kullanmaktadır. Uluslararası alanın nispeten anarşik olan yapısında devletlerin terör örgütlerini bu şekilde kullanmaları, Uluslararası Terörizmi ortaya çıkarmaktadır. Realist ve Neorealist teoriler çerçevesinde güç unsurunu ortaya koyan ve   John J. Mearsheimer’ın güç azamileştirme görüşü doğrultusunda hareket eden devletlerin sıklıkla başvurduğu bir yol olan bu durum, uluslararası alanda denetleyici bir otorite bulunmamasının da ortaya çıkardığı bir gerçekliktir. Devletler bu yolu kullanırlarken, Suriye Devleti içerisinde bir muhatap konumuna getirilen PYD/YPG terör örgütü örneğinde görüldüğü gibi Konstrüktivizm Teorisinin açıkladığı tarzda bir kimlik oluşturma ve bu kimliği kullanma yoluna sıklıkla başvurmaktadırlar.

Devlet felsefecilerinin devletin oluşumuna ve varlığına dair ileri sürdükleri görüşler çerçevesinde, devletler ile toplumu arasındaki bağı ortadan kaldırmayı veya en azından bu bağı gevşetmeyi amaçlayarak bu şekilde kendi lehlerine siyasi çıkar elde etmek isteyen söz konusu devletler, birçok örnekte görüleceği üzere başarılı sonuçlar da elde etmişlerdir.

Platon’un yaklaşım tarzı ile büyük çapta bir organizma olan Devlet, insana dair özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. İnsanda görülen menfaat elde etme dürtüsünü bu açıdan büyük çaplı organizma olan devletlerde de görmekteyiz. Devletler de uluslararası alanda, Platon’un açıkladığı tarzda bir yaklaşımla kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmektedirler. Realist teorisyenler de devletlerin bu yaklaşımı ve hareket tarzı dolayısıyla uluslararası alanın anarşik bir yapı halinde olduğu görüşünü savunmaktadır.

Aristoteles’in devlete yaklaşımı bağlamında uluslararası terörizm konusu ele alındığında görülecektir ki; uluslararası terörizmi araç olarak kullanan devletler, diğer devletler içerisinde gerçekleştirilmesine destek sağladıkları terör eylemleri ile devlet ve toplumu arasındaki görev ilişkisini baltalayarak, devletin meşruiyetinin sorgulanmasını sağlamaktadırlar. Devletin görevinin, kendi toplumunun maddi ve manevi bütünlüğünü sağlamak olduğunu ifade eden Aristoteles, bunlar arasında manevi bütünlüğün yani güvenlik ihtiyacının sağlanmasını devletin en önemli görevi olarak addetmiştir. Terör eylemleri ile korkutulan ve baskı altına alınan topluma verilen mesaj, devletlerinin kendilerinin güvenliğini sağlayamadığı ve asıl görevlerini yerine getiremediği mesajıdır. Bu sayede toplum ve devlet arasındaki ilişkiyi zedeleyerek uluslararası alanda kendi çıkarları doğrultusunda menfaatler elde etmek, uluslararası terörizmi araç olarak kullanan devletlerin hedefledikleri bir durumdur.

Terörizmi siyasi amaçlarını gerçekleştirmede bir araç olarak kullanan devletler bu konuda başarılar elde etseler de sonuçların başarılı olması, gayrı hukuki ve gayrı ahlaki olan bu yola başvurmayı hiçbir durumda meşrulaştırmayacaktır.  Çünkü hiçbir amaç ve hiçbir saik, terör eylemlerini meşru bir zemine taşıyamaz. Amaç ve saik ne olursa olsun terörizm gayri hukuki ve gayri ahlakidir. Söz konusu bu durum değerlendirilirken terör eylemlerinin sembolik niteliği unutulmamalı,terör eylemlerinin kurbanı olan kişilerin, çoğunlukla teröristlerin saikleriyle kişisel bir münasebet içerisinde bulunmadığı ve dolayısıyla terör eylemlerinin masum kişileri hedef aldığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Uluslararası ilişkilerin nispeten anarşik olan yapısında Realist ve Neorealist Teorilerin açıkladığı şekilde bazı devletler, sırf kendi menfaatleri için mücadele etmeye devam ettikleri müddetçe ve bu yolda güç azamileştirmesi politikasını izleyerek Kautilya’nın Arthasastra’sını kılavuz alır şekilde her yolu mübah gördükleri sürece, uluslararası terörizm de devletlerin siyasi amaçlarına ulaşmada gayri hukuki bir araç olarak varlığını korumaya devam edecektir.