Engelsiz Hayat

Bilindiği üzere ülkemizde her yıl 10-16 Mayıs tarihlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla Engelliler Haftası düzenlenmektedir. Yapılan etkinlik ve çalışmalarla engelli kardeşlerimize onları anladığımızı, aramızdaki bir fark olmadığını hissettirmeye ve anlatmaya çabalamaktayız. Peki işin ideali bu mudur? Bu etkinlikler herhangi bir engeli bulunan vatandaşlarımıza yönelik yapılan çalışmalarla sınırlı mı kalmalıdır? Yoksa asıl çalışma bizlere yani her an engelli olma adayı olan vatandaşlara yönelik bir farkındalık mı yaratmalıdır?

Şüphesiz ki yapılan çalışmalar bu yönde olsaydı bizlerin engelli kardeşlerimizi anladığımızı ve yanlarında olduğumuzu göstermek için özel günlere veya haftalara ihtiyacı olmazdı. Çünkü doğru bir şekilde öncelikle aileden daha sonra çeşitli eğitim kademelerinde öğretmenlerimizden alacağımız eğitim, bizleri bu konudaki tavır ve davranışlarımız noktasında “kalıcı” bir yapıya büründürürdü.

Bu konuda bir öğretmen olarak dikkat çekmek istediğim nokta ise engelli vatandaşlarımızın en hayatî haklarından biri olan eğitime katılımı aldığı verim ve yaşadığı zorluklardır. Bilindiği üzere ülkemizde çok sayıda engelli vatandaşımız devletimizin açtığı Engelliler Okulları, Özel Eğitim Sınıfları, kaynaştırma öğrencilik gibi kurum ve uygulamalarla parasız bir şekilde eğitmeyi ve hayatı bu kardeşlerimiz için kolaylaştırmayı amaçlanmaktadır. Ayrıca Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri gibi özel kurumlarda alacakları özel eğitimlerde %50 oranında teşvik vererek eğitimi özel olarak da desteklenmiştir.

Alınan kararlar ve uygulanan tedbirler kavramında yeni açılan tüm kurumlarda engelli vatandaşlarımızın daha iyi hizmet alabilmesi için fiziksel koşulların buna uygun tasarlanmasını da mecburi tutmuştur. Ancak büyükşehirlerde ciddi bir oranda başarı ile sağlanan bu imkanların nispeten az nüfuslu ve küçük şehirlerde büyük bir sıkıntı olduğunu bilmekteyiz.

Bir önemli noksanlığımız da akademik anlamdaki noksanlığımızdır. Maalesef engelli vatandaşlarımızı eğitecek öğretmen sayımız ve imkanımız henüz istenilen seviyede değildir. Ayrıca kritik bir öneme sahip olan bu meslek idealist bir ruh halinden ziyade “kolay atama şansı” olduğu için tercih edilmekte, sabır ve sevginin yerini yer yer medar-ı maişet ihtiyacı almaktadır.

Ayrıca bu konuda yapılan ancak yetersiz kalınan aile eğitimleri de devlet eliyle acilen artırılmalıdır. Nitekim engelli bir çocuğun bununla yaşamak için ihtiyacı olan sağlam ruh sağlığının temeli ailede atılmaktadır. Yani önce aile eğitilmeli, bilinçlendirilmelidir.

Tüm bunların ışığında bir kez daha ortaya çıkmıştır ki yaşanan sorunların çözümü noktasında temel eğitimdir. Her zaman dediğimiz gibi “Evvela eğitim, illa eğitim”